Kısa Bir Geriye Bakış…
Merhabalar,
Bu yazı diğerlerinden farklı olacak çünkü bu yazının sahibi ben değilim, bir arkadaşım. Edebiyata ve sanata ilgisinin yüksek olduğunu bildiğim çok kıymetli dostum..
Ben yazıyı ve altındaki şiiri çok beğendim, hatta okurken duygulandım. Umarım siz de beğenirsiniz. Arkadaşım isminin yazılmasını istemedi o yüzden mahlasını en alta ekleyeceğim tahmin etmek serbest 🙂
Daha fazla uzatmadan keyifli okumalar diliyorum ?
Tarih 08.12.2018. Günlerden cumartesi saat 22.53. Okuduğum üniversitemin 4. sınıfının ilk döneminin yarısındayım. Oturup düşündüm bu saatte. Okulum bitecek az kaldı. Bir hüzün çöktü içime. Bitsin istemiyorum çünkü. Geriye doğru gidiyorum, her haliyle yaşamıma renk katan yıllar. Düşünüyorum, kötü anılar için neden üzüleyim, iyi anılarımı düşünüp neden sevinmeyeyim ama geri gelmeyeceğini biliyor ya insan hüzünleniyor işte. Ama hayatımın büyük çoğunluğunun da önümde olduğunu biliyorum ve maratonun başladığının farkındayım. Şimdi biraz üniversitenin bana ne öğrettiğine bakalım ya da benim üniversiteden ne öğrendiğime bakalım desem daha doğru olur.
Üniversite yıllarıma kadar zamanımın ne kadar boş geçtiğini öğrendim. Sonra boş zaman geçirmeden zamanın değerinin anlaşılmayacağını öğrendim. Hiçbir şey bilmediğimi, cahil olduğumu öğrendim. Bilgiye aç olduğumu, bir şeyler başarabilmem için bilgiye aç olmak zorunda olduğumu öğrendim. Okumanın değerini öğrendim. Daha sonra neyi bilmediğimi fark edip ona göre okumam gerektiğini öğrendim. Paranın mutluluk olmadığını ama parasız da mutlu olunamadığını öğrendim. Bir gruba ait olmadan da, bir partiye destek vermeden de, bir ideolojinin peşinden koşmadan da yaşanabileceğini öğrendim. Hayatımın bunlara satılacak kadar değersiz olmadığını öğrendim. Ama bir kişiye yapılan haksızlığın bütün topluma karşı işlenen bir suç olduğunu da unutmadım. Hakkı, hakikati terk etmedim. İnsanlara hayır demeyi öğrendim. Bencil olmanın her zaman kötü bir şey olmadığını, gerekli yerlerde beni mutlu ettiğini öğrendim… Çok insan tanıdım. Bazıları bana öfkeyi, nefreti öğretti. Daha sonra hayatın öfkeyle, nefretle yaşanacak kadar uzun olmadığını öğrendim. Bazıları da hayatıma sevgi, mutluluk, neşe, bilgi, kültür, sabır, sağduyu ve unutulmayacak dostluklar kattı.
Kabul ediyorum eğitim sistemimiz kötü. Okul bize bir şey katmıyor diye düşünebilirsin. Bir de şunu düşün: Sen bir şeyler almak için ne yaptın? Zaman her zaman akıyor. Önemli olan kendi lehimize akıtabilmektir. Yazımı Ataol Behramoğlu’nun şu şiiriyle bitirmek istiyorum:
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
-Ataol Behramoğlu
Yazar: İmago