Çelebi Hava Servisi’ne Giriş Hikayem

Nereden başlasam bilmiyorum. Sanırım önce Çelebi’yi size biraz tanıtmalıyım 🙂
Çelebi Hava Servisi bir yer hizmetleri(ground handling) şirketidir ve müşterisi havayollarıdır. Havayollarına check-in, boarding, operasyon, temsil ve benzeri hizmetleri verir.
1956 yılında Ankara’da Ali Cavit Çelebioğlu tarafından 1 merdiven ve 5 işçi ile kurulmuştur. Türkiye’de 31 havalimanında hizmet verdiği gibi Hindistan ve Macaristan’da yer hizmetleri sağlamaktadır.
Bu kadar tanıtım yeter sanırım. Gelelim benim hikayeme: Çelebi ile ilk olarak 2008 yılında Trabzon’dan İzmir’e uçarken tanışmıştım, ismi farklı gelmişti ama az çok ne iş yaptıklarını o yaşta anlamıştım. Üniversite birinci sınıfın birinci dönemi, dersteyiz öğle saatleri.. Ders işlerken bir uçak sesi duyduk pencereden baktığımızda Türk Hava Yolları’na ait bir uçağın kalkış yaptığını gördük. Öğretmenimiz “Trabzon uçağı saat 8 de kalkıyor bu ne seferi acaba” diye şaşkınlığını bizle paylaştı. Bende hemen Flightradar24 adlı programı açıp baktım ve Kocaelinden kalkan uçağın Medine’ye gidecek olan A321 olduğunu öğrendim. Teneffüste hocamla paylaştım o da “Hm demek charter umre uçuşu yapıyorlar, taktir ediyorum seni” dedi.
Önceleri hiç merak etmediğim Kocaeli Cengiz Topel Havalimanı bir anda ilgimi çekmişti. Kocaeli’nde bir havalimanı olduğunu okula başladıktan sonra öğrenmiştim ama hangi günler nerelere uçuş var bilmiyordum. Vizelerden sonraki tatilde memlekete Sabiha Gökçen Havalimanından gitmeyi planlıyordum ki Kocaelinden Trabzon’a uçuş olduğunu öğrendim ve vizelerden sonrasi için bilet aldım. Havalimanına gittiğimde o kadar şaşırmıştım ki X-Ray’den geçince salon gibi bir yere çıkıyorsunuz karşıda kontuarlar var herşey birbirine yakındı ve havalimanı çok küçüktü. X-ray den geçince kontuardaki Yolcu Hizmetleri Memurları gelin işleminizi yapalım diye davet etti. Flight number TK7377’di hiç unutmam. Gittim işlemimi yaptırdım ve oturdum “Ben de mezun olduktan sonra bu işi yapıcam galiba” diye düşünerek gözlem yapmaya başladım. Personeller çok küçük olamalarına rağmen aşırı profesyoneldiler. Yani nasıl anlatsam büyümüş de küçülmüş gibilerdi ne yaptıklarını biliyorlardı. Hele biri vardı ki sonradan adının Bilge olduğunu öğrenecektim ve yaklaşık 6 ay birlikte çalışacaktık. Bilge abla devamlı koşuşturuyor bir yandan bagajları tartıya koyuyor, diğer yandan kabin bagajlarını etiketliyor, yaşlı yolcularla ilgileniyor, ne yapacağını bilemeyen yolcuları yönlendiriyordu. Gerçekten çok güçlü bir kadın olduğunu düşünmüştüm. Sonra boarding salonuna geçip (Gate demiyorum çünkü arındırılmış tarafta bir salon var ve gate sadece orası) operasyonu izlemeye koyuldum. Uçak geldi Bilge abla marshalling yaparak uçağı park pozisyonuna yanaştırdı. Ramp personeli takozları dubaları koydu ve operasyon başladı. İnanılmaz bir koşuşturmaca vardı her şey karmakarışık geliyordu. Uçağın altına devamlı araçlar(ekipman) gelip gidiyordu, bagajlar boşaltılıyor yükleniyor, bir yandan yakıt veriliyordu. Daha benim bilmediğim bir sürü işlem dönüyordu fakat ben o zamanki bilgimle o kadarını anlayabiliyordum. Sonra boarding başladı uçağa geçtik, uçağımızın modeli B737-700 (Tarihten silinmeden o uçakla uçtuğum için şanslı sayılırım ). Ve Bilge ablayı birkez daha gördüm ve muhtemelen havacı gören birinin malesef ki ilk düşündüğü şeyi düşünerek” Bunların sorumluluğu çok yüksek , muhtemelen çok kazanıyorlardır” diye içimden geçirdim . Tabi böyle olmadığını bizzat tecrübe ettim 🙂
Memlekete gittim, İzmit’e döndüm dersler başladı , o zamanlar neredeyse her gün okula gider dersleri kaçırmazdım. Bir gün bir hocamız okulumuza konuk geleceğini ve bize havacılık sektöründe kariyer hakkında seminer vereceğini söyledi. Gelen kişinin ismi Servet Başol’du , ismini Airport Haber’den biliyordum takip ettiğim ve severek okuduğum bir yazardı. Servet Bey geldi bize çok kıymetli bilgiler verdi. Soru kısmına geçtiğinde bir kişi ayağa kalktı ve soru sordu dönüp baktığımda havalimanındaki abi olduğunu farkettim. Bu okulda okuyan biri nasıl oluyor da havalimanında çalışabiliyordu? Cengiz Topel bir kez daha dikkatimi çekti. Dersler finaller derken somestır geldi ve ben bir kez daha Cengiz Topel’den memlekete gitmek için bilet aldım. Bu sefer biraz daha bilgiliydim ve gözüm açıktı. Kontuara gittim Tarık işlemimi yaparken okulda Servet Bey’e soru soran o abiyi gördüm ve ona “Abi seni ben sanki bi yerden hatırlıyorum” dedim, o da “Okuldandır, nerde okuyosun” dedi , “Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi” dedim ve kontuardaki 3 kişi aynı anda bana “Biz de orda okuyoruz ” dediler ve Bilge abla arkadan ekledi ” Beni hep unutun zaten, ben de orda okuyorum” diye şakayla karışık takıldı iş arkadaşlarına. Ben tabi şaşkınlığımı gizliyor “Aa ne kadar güzel ” tarzı laflar ediyordum. O sırada Tarık ” seni de burda görmek isteriz” dedi, bende böyle bir şeyin mümkün olamayacağını düşünerek ” Ama ben daha 1. sınıfım abi dedim”, bana gülümseyerek “Biz de birinci sınıfta girdik” dediler. Gözümde çok havalıydılar. Teşekkür ettim ve oturdum içimden böyle bir şeyin olup olamayacağını tartışıyordum. Sonra bi anda bir cesaret geldi ben bu abiden numarasını isteyeceğim dedim. Kalktım kontuara gittim buyur dediler, “Abi ben numaranı alabilir miyim” dedim. Tarık’ a diyordum tabi bunu , ayakta olan Onur abi ” Biz zaten eleman alınacağı zaman okulda duyurusunu yaparız ” diyerek beni geçiştirmeye çalıştı. Ben de biraz şansımı zorlayarak “Abi olsun yine de bulunsun ben de bir şeyler danışırım” dedim. Tarık pek gönüllü olmayarak boş bir biniş kartı bastı ve ismini ve numarasını yazdı. O biniş kartı benim üniversite hayatımı hatta tüm yaşamımı değiştirdi diyebilirim. Hala saklarım o biniş kartını, işte o biniş kartı :
Sonra minnetarlığımı belirttim ve “Bir de şu Miles & Smiles kartımı işleyebilir misiniz “dedim , büyük bir mutlulukla kontuardan ayrıldım. Boarding salonuna girdim yine operasyonu izlemeye koyuldum. Bu sefer uçak 737 değildi ama ne olduğunu da bilmiyordum. Boarding başladı uçağa bindik, safety karttan uçağın Embraer 190 olduğunu öğrendim. Çok mutluydum daha hiçbir şey kesin değildi fakat ben havalimanında işe başlamışcasına sevinçliydim. Eve gittiğim gibi ailemle olanları paylaştım. Babam destekledi beni ” iyi olur hem okursun hem de işi öğrenirsin” dedi. Ben hemen biniş kartındaki numarayı kaydettim ve o da benim numaramı kaydetsin diye bir mesaj attım. Ama mesaja yanıt gelmemişti. Acaba yanlış mı kaydettim numarayı diye düşünerek rakamları değiştirerek birkaç farklı numaraya mesaj attım. Ne gelen vardı ne giden, umudum kırılmıştı biraz. Somestırda memlekette sıkılmıştım , halamla birlikte bir gezi planı yaptık. Önce İzmit’e uçacaktım sonra oradan Balıkesir’e geçecektim halamı alıp İzmir’deki halamın yanına gidecektik ve oradan da Denizli’deki kuzenimin yanına gidecektik ve sonra da ben İzmir’den İstanbul’a uçacak(hayatımın en kötü uçuşuydu) sonra da İzmit’e geçecektim. Her şey tam planladığımız gibi oldu ve o gezim ağız tadıyla gezdiğim son gezim oldu diyebilirim .
Bahar Dönemi başladı günler birbirini kovaladı vize haftası gelmişti ama hala Tarık’tan bir haber gelmemişti. Ben de bir kez daha arayayım yine ulaşamazsam daha aramayacağım diyerek son bir kez aramıştım. Bu sefer telefon açıldı! Tarık’ın güven veren sesini duydum. Ona önce birçok kez ulaşmaya çalıştığımı fakat bir türlü ulaşamadığımı anlattım ve sonra havalimanı konusunda bir gelişme olup olmadığını sordum. Bana telefonunda bir arıza olduğunu uzun süredir bu konuda sıkıntı çektiğini söyledi ve ekledi ben de tam şuan birinci sınıflardan tanıdığım var mı diye düşünüyordum. Meğer eleman alım zamanı gelmiş şefleri birinci sınıflardan işe uygun birini bulmalarını istemişti. Aslında bir değil iki kişi alınacaktı ve çok geçmeden sınıf arkadaşım hem de mesai arkadaşımla tanışacaktım. Tarık beklemede kal yakında tekrar haber vereceğim dedi. Sağolsun neredeyse 2 ay bekletti beni 😀 Vizelerden sonraki tatilde her an çağırabilirler diye memlekete gitmedim. Nisan ayının ortalarında bir gün telefonum çaldı ve Tarık beni okulda ön görüşmeye çağırdı. Gittim okulun yan bahçesindeki banklarda oturduk. Çok heyecanlıydım bana sorulan her soruya profesyonelce cevap vermeye çalışıyor fazladan bir kelime dahi olsa konuşmuyordum. Derken Ömer geldi ve stresimi azalttı , şakalar yapıyor samimi davranıyordu . Tarık’a o güne kadar abi diye hitap ediyordum o gün bana “Abi demene gerek yok aramızda pek bir yaş farkı yok” dedi .Sonra Bilge abla geldi o da birkaç soru sordu bana . Ön mülakat iyi geçmişti işin tanımını, çalışma saatlerini ve maaşı anlattılar. O gün verdikleri en büyük mesaj şuydu: “Bir kez girdin mi, bir daha çıkamazsın” bunun gerçekten de böyle olduğunu sonradan anladım. Ben şartları kabul ettim ve İstasyon Şefi ile mülakat için haber bekledim .
Bu arada ikinci kişinin sınıf arkadaşım İlker olduğunu öğrendim tabi. İlker’le pek bir muhabbetim yoktu sadece birkaç kısa konuşma dışında. Havalimanına gittim İlker’de oradaydı biraz sohbet ettik ve ekip geldi. Şef bizi çağırdı Postabaşımız Suat abi ile kısa bir konuşma yaptı. Konuşma esnasında hava çok rüzgarlıydı ve ben resmen titriyordum Suat abi benim titrediğimi farketti ve bana “Sen heyecandan mı titriyorsun yoksa soğuktan mı” demişti bende “Tabi ki soğuktan” diye yanıtladım 🙂 O gün akşama kadar alanda durduk İlker’le birlikte aprona girdik check-in’i, operasyonu izledik. O gün öyle geçti sonra bize evrak listesi verdiler ve işe giriş evraklarını toplamaya başladık. Gerçekten o kadar çoktu ki birkaç günümü sırf o işe vermiştim. Sonra Sabiha Gökçen‘e İşbaşı eğitimine gittik. Murat Fındıklı hocam eğitimlerimizi verdi ve Cengiz Topel’de Ramp Elemanı pozisyonunda işe başladık. İş başı tarihimiz 04.05.2016 ! Çok merak edilen sorulardan birkaçını kısaca cevaplayayım:
-Part Time olarak çalışıyoruz ve çalıştığımız saat üzerinden maaş alıyoruz. (sandığınız kadar yüksek değil
-Stajyer değiliz bildiğin çalışıyoruz .
-Evet okuldaki ders saatleriyle çalışma saatlerimiz çakışıyor fakat ikinci öğretimlerle derse girerek okuldan geri kalmamaya çalışıyoruz.
Şirketteki görevlerimi, çalıştığım pozisyonları, takviyeye gittiğim havalimanlarını ve unutamadığım havacılık anılarımı zamanla kaleme alacağım .
**Biraz uzun bir yazı oldu farkındayım ama ayrıntıları yazmadan edemezdim 🙂 Okuduğunuz için teşekkürler
Ve son olarak
Yaklaşık iki yıldır çalıştığım arkadaşlarım:
Tarık Kalabalık ,Ömer Faruk Soy , İlker Ay , Emrullah Deniz (Headsetteki)
** Güncelleme
04.05.20
Bugün sektöre girişimin 4. yılı… Yazıda anlattığım günden bu yana tam 4 yıl geçmiş. Bu yazı sitemde yazdığım ilk yazımdı ve bunu yazalı 2 yıldan fazla olmuş. Bir kaç değişiklik oldu, dilerseniz yine onları yazdığım diğer yazılardan okuyabilirsiniz:
Üniversite 3. sınıfımın nasıl geçtiğini anlattığım yazım
Çalıştığım havalimanlarını anlattığım yazım
Üniversiteye, İzmit’e ve eski şirketime veda yazım
İçerisinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte herkese sağlık, mutluluk ve huzur dilerim. Umarım bu günleri en kısa süre içerisinde(tahminim Temmuz ayı gibi) atlatıp eski koşuşturmacalı günlerimize geri döneriz. Bu süreçten sonra hiçbir şey eskisi olmayacak çünkü eskisinden daha güzel olacak!
52 thoughts on “Çelebi Hava Servisi’ne Giriş Hikayem”