Film İncelemeleri: Ocean’s 8
Herkese merhabalar !
Geçmiş Ramazan Bayramınız mübarek, yeni haftanız huzurlu ve verimli olsun 🙂
Bu yazımda sizlere uzun zamandır aklımda olan konseptimi paylaşacağım. Film incelemesi yapacağım!
“Kardeşim sen ne anlarsın film incelemekten, sinemayla alakalı bir bölümde okumuyorsun, sinema sektöründe değilsin! ” dediğinizi duyar gibiyim.Evet ilgili bölümleri okumuyorum fakat iyi bir izleyiciyimdir ayrıca birkaç dizide yardımcı oyuncu rolünde oynamışlığım set tozu yutmuşluğum da var 😛
Film İncelemeleri serisini Ocean’s 8 ile başlatalım öyleyse
*Bu yazıda ezberbozan(spoiler) yoktur.
Ocean’s 8, Ocean’s 11,12 ve 13 üçlemesinin devam filmidir(Spin-off)
Ocean’s Eleven 2001
Ocean’s Twelve 2004
Ocean’s Thirteen ise 2007 yılında vizyona girmiştir. Soygunu konu alan seride birçok Holywood yıldızına rastlamak mümkündür. Film isimlerindeki 11,12,13 sayıları soygunu yapan ekibi belirtiyor. Eski seriye fazla girmek istemiyorum sadece birkaç ünlü oyuncudan bahsedip kısa bir video izleyelim :
George Clooney
Brad Pitt
Matt Damon
Al Pacino
Şu kadronun güzelliğine bakar mısınız !
Ve eski seriden eğlenceli ve kısa bir video izleyelim :
Şimdi gelelim ülkemizde 15 Haziran 2018 tarihinde vizyona giren Ocean’s 8’e: Bahsettiğimiz gibi isimdeki sayılar soygunu kaç kişinin yaptığını ifade ediyor. Yani bu filmde soygunu sekiz kişi yapıyor fakat önceki seriden farklı bir sekiz kişi.. Oyuncuların yalnızca isimleri değil cinsiyetleri de farklı. Bu filmde soygunu yapanların tamamı kadın. Muhtemelen çekilecek diğer filmlerde(Ocean’s 9 ve Ocean’s 10) de bu şekilde devam edecek. Kadın başrollü filmlerde farklı bir renk oluyor bu hoşuma gidiyor. Yine kadın başrollü film serilerinden ‘Kill Bill‘ ve ‘Resident Evil‘ e bayılırım.
Film eski serideki Danny Ocean’ın kardeşi Debbie Ocean‘ın hapishaneden çıkış sahnesiyle başlıyor. Hapishaneden salınırken verdiği ifadedeki her bir kelimenin palavra olduğu daha filmin başında anlaşılıyor 😀 Hapiste bulunduğu 5 yıl boyunca kurduğu soygun planını uygulamak üzere ilk iş olarak ekibi toparlıyor. Hacker,kapkaççı,moda tasarımcısı ve mücevher ustasından oluşan bir ekip.. Ekip toplama sahnelerini çok eğlenceli buldum, farklı meziyet ve kültürlere sahip olan insanların bir araya gelmesi komik diyaloglar doğurmuş.
150 milyon dolar değerindeki pırlanta mücevheri çalıp sahtesiyle değiştirmek için ayrıntılı bir plan üzerinde çalışıyorlar. Yeni bağlantılarla mücevheri taşıyacak kişiyle yakınlık kuruluyor, soygunun gerçekleşeceği binanın planları alınıyor,Met Galası organizasyonun ikram şirketine sızılıyor, müzenin sistemi hackleniyor. Zaman zaman aksilikler çıkıyor ve işler plana uygun gitmiyor fakat üstesinden ekip olarak geliyorlar.
Oyunculara bakacak olursak birçok tanıdık sima görüyoruz. En tanıdık olanla başlayalım: Rihanna 😀 Rihanna’yı daha önce Battleship adlı filmde görmüştük ve oyunculuğu gayet takdir edilmişti. Bu filmde de aynı şekilde rolünün hakkını verdi. Hatta bazı sahnelerde içimden “ooo krall” dediğim oldu o kadar beğendim 🙂
Sonra ikinci en tanıdık sima Helena Bonham Carter. Eğer Dövüş Kulübü, Harry Potter veya Charlie’nin Çikolata Fabrikası filmlerinden birini seyrettiyseniz bu simayı mutlaka hatırlayacaksınız. Aynı şekilde rolünün hakkını veren tecrübeli oyuncu zaman zaman güldürdü. Elinde nutella kavanozu ile yerde yıkık bir vaziyette oturduğu sahnede gerçekten duyguyu güzel vermiş 😀
Lider Sandra Bullock‘a geçelim. Bu ablamızı Gravity(Yerçekimi) filminden hatırlarsınız. Dünya’ya indiğindeki o sahneyi nasıl unutabiliriz ki? Hadi bi hatırlayalım :
Daha birçok başarılı oyuncu var fakat fazla uzatmayalım.
Filmde dış mekan çekimlerine oldukça yer verilmiş bu benim için güzel bir şey. Çünkü bazı filmlerde devamlı kapalı alan,karanlık ve basık sahneler görüyorum bu beni oldukça bayıyor. Hareketli ve akıcı bir film olmuş sıkılmadan seyrettim hatta araya çıkmak izlemedim o derece sardı. Aşırı müstehcen sahneler ve küfürlü diyaloglar yoktu ailecek izlenebilecek bir film. Müzikleri beğendim devinim dolu ve coşku vericiydi. Yanlış hatırlamıyorsam Sofi Tukker – Best Friend parçası çaldı. Dili anlaşılabilir ve sadeydi. Fransızca ve çok az Almanca diyalog vardı.
Hep olumlu yönlerden bahsettik biraz da olumsuz eleştiri yapayım. Önceki seriye göre daha basit bir kurgusu vardı ve daha tahmin edilebilirdi. Soygun kısmı biraz kısa sürdü daha uzun ve karmaşık olmasını beklerdim.
Filmi herkese tavsiye ederim, önceki seriyi seyretmiş olmanıza gerek gönül rahatlığıyla gidip seyredebilirsiniz 🙂
Son bir ayda sinemada izlediğim filmler arasında sıralama yapacak olursam;
Deadpool 2 > Ocean’s Eight > Jurassic World > Han Solo > Hürkuş Göklerdeki Kahraman
Filme puanım: 7,7/10
Evet ilk film değerlendirme yazım bu kadar umarım beğenmişsinizdir. Bundan sonra haftada bir film değerlendirmesi yazmayı planlıyorum. Daha çok vizyondaki sinema filmleriyle alakalı yazacağım, unutulmaz eski filmlerden de olacak tabi. Bu yazı biraz karışık oldu konunun dışına çıktım bazen farkındayım, yavaş yavaş öğreniyorum mazur görünüz..
Yakında vizyona girecek; Kaçış Planı 2, Görevimiz Tehlike 5, Ant-Man ve Wasp filmlerini merakla bekliyorum 🙂
One thought on “Film İncelemeleri: Ocean’s 8”