Kapadokya – Cappadocia
Herkese merhaba,
Bu yazımda sizlere yıllardır hayallerimi süsleyen ve ülkemizde en merak ettiğim, görmeyi en çok arzuladığım yer olan Kapadokya ‘dan bahsedeceğim 🙂
Her zamanki gibi önce planlama aşamasından başlıyorum..
11 Ağustos Cumartesi günü ben, Mustafa ve Salih evde oturuyorduk. Kısaca tanıtmam gerekirse Mustafa ev arkadaşım, Salih de geçen yılki ev arkadaşım. Muhabbet ederken konu gezmeye geldi ve ben sıradaki durağımın Kapadokya olduğunu söyledim ardından Salih benim de aklımda hatta açık biletim var orası için kullanacağım dedi ve Mustafa ekledi ben yıllardır Kayseri‘de yaşadım bir saatlik mesafede Kapadokya ama gidip detaylıca gezemedim dedi.
Birbirimize baktık ve hadi bilet alalım dedik. Evet bir anda karar vermiştik ve çok güzeldi bu duygu. Şansımıza THY‘nin o tarihlerde kampanyası vardı yurt içi birçok yöne 66 TL‘den bilet satıyordu Mustafa ve ben THY’den aldık, Salih’in de Pegasus açık bileti vardı onları kullandı. Dönüş için de hepimiz Sabiha Gökçen‘e aldık Cuma gecesi gidip Pazar gecesi döneceğimiz için döndüğümüz gibi eve geçmek adına Sabiha Gökçen daha mantıklıydı. Velhasıl biletleme sürecini 5 dakika içinde hallettik sırada plan yapma vardı. Ne yiyecektik, nereleri görecektik, nerede kalacaktık ve ulaşımı nasıl halledecektik?
Mustafa Kayserili olduğu için ve Kayseri Kapadokya‘ya yakın olduğu için bizde kalırsınız ulaşımı da bizim arabayla hallederiz dedi. İçimiz rahatlamıştı artık şimdi sadece oraların neyi meşhur, gittiğimizde neler yapalım bunları düşünecektik. Ama daha çok zaman vardı 🙂
Ağustos ayından itibaren Bartın‘a gittim, Eskişehir‘e fuara gittim, yıllık izine çıkıp önce İstanbul Airshow‘a katıldım ardından memlekete gittim..
Tabi bir yandan da havalimanındaki işim, uzay sergisindeki işim ve Herkes İçin Havacılık Derneğindeki görevlerime devam ediyordum yani oldukça yoğun bir süreç oldu neredeyse Kapadokya gezimi unutacaktım 😀
Günler, aylar geçti seyahatimiz yaklaştı. İstanbul Airshow’dan tanıştığım bir arkadaşımdan Kapadokya hakkında her şeyi öğrendim ve ona göre rota çizdim. Uçuşa bir hafta kala şöyle bir fırsat gözüme çarptı: Vodafone Red üyelerine TAV Primeclass Lounge 15 TL ! Sordum soruşturdum sonunda Redli olan birini buldum ve ondan kodu aldım. Buradan Alper Ünüvar‘a selamlar, teşekkürler 🙂
2 Kasım Cuma günü Mustafa ile birlikte yola çıktık. İzmitten Atatürk Havalimanı’na İzmit- Pendik, Pendik-Ayrılık Çeşmesi, Ayrılık Çeşmesi-Yenikapı, Yenikapı- Havalimanı rotasını kullanarak yaklaşık 3,5 saatte gittik ama yol yormadı rahat gittik yani. Bagajı teslim edip lounge’a geçtik ve bi güzel dinlendik. Boarding saati geldi kapıya geçtik ve uçağa bindik. Uçağımız TC-JSP idi 3,5 yaşında, uçak içi eğlence sistemi olan gayet hoş bir uçak:
Tam saatinde kalktık ve yaklaşık bir saatlik uçuştan sonra Kayseri Erkilet Havalimanı‘na indik. Mustafa’nın babası bizi havalimanından aldı eve geçip hemen uyuduk. Sabah uyandığımızda ilk işimiz Salih’i havalimanından almak oldu, dediğim gibi o Sabiha Gökçen’den bizden ayrı gelecekti. Saat 10 gibi gidip Salih’i aldık sonra Serpil Abla diye bir yere kahvaltıya geçtik. Serpil Abla Kayseri’de öğrencilerin tercih ettiği bir yer sanırım fakat biz pek beğenemedik 10 üzerinden 5 veya 6 yani.
Öğle vaktine doğru Herkes İçin Havacılık Derneği Kayseri Temsilciliğimizi Ayşenur Ülkebaş ve Esra Yahşi ile birlikte ziyaret etmek üzere yola çıktık. Onlar Konya’dan geldiler, Kayseri temsilcimiz bizi karşıladı ve toplantılarına gittik. Kayseri ekibiyle tanıştık, onlara tecrübelerimizi aktardık ve sorularını cevapladık.
Toplantı çok güzel ve verimli geçti Kayseri ekibine çok teşekkür ediyorum
Toplantıdan sonra bizimkilerin yanına gittim ve meşhur Kaşık-La restorana geçtik. Kayseri’de ve ülkemizde popüler olan bir restoranmış burası. İçeri girdiğimde biraz fazla gösterişli buldum, her şey altın rengiydi.. Ayrıca tabağın fazla büyük olmasına da anlam vermedim 🙂
Garsonlar ilgili, servis hızlı, mekan temiz ve lezzet yerinde idi. Fiyatlar bir tık daha ucuz olabilirdi belki sadece. Meşhur Kayseri mantısı ve yağlamasını burada yedik :
Ardından Ahmetcan abi bizi seyir tepesine çıkardı. Seyir tepesi Kayseri’yi boydan boya görebildiğimiz bir tepe ancak akşam olunca ışıklardan başka bir şey olmuyor hava da biraz soğuktu fotoğraf çekilip devam ettik 😀 İşte fotoğraf:
Ahmetcan abiyi biraz tanıtmam gerekirse, kendisi uçak teknisyeni ülkedeki sayılı teknisyenlerden 🙂 Daha sıcak bir yere geçip biraz muhabbet ettik ve eve döndük. Ertesi gün saat 5’te kalkıp Kapadokya‘ya gidecektik çünkü
Eve geçip birkaç saat uyuduk ve kalkıp yola koyulduk. Neden sabahın köründe kalktık diye sorarsanız, gündoğumuyla birlikte balonları seyredebilmek için tabi ki 🙂
Saat 06:45 gibi Göreme‘deydik, yolda arabayla ilerlerken sağ tarafta bir ışık dikkatimi çekti. Dikkatlice baktığımda sıcak hava balonu olduğunu anladım. Hatta birden fazla balon vardı ve ateş verince belli oluyorlardı. O an öyle bir heyecanlandım ki yıllardır hayal ettiğim balonları görmüştüm gerçekten büyüleyiciydi. İşte o fotoğraf:
Yanlarına gittik ve mucizeye yakından tanık olduk. Bir çok balon ahenk içinde bir yanıyor bir sönüyor, bir kalkıyor bir iniyordu! Önce izleyip ruhumuzu doyurduk sonra da anı ölümsüzleştirmek için fotoğraflar, videolar çektik. İşte birkaç fotoğraf:
Evet soğuktan biraz burnum kızarmış 🙂
Bu görsel şölene doyduktan sonra arabaya geçip yarım saat uyuduk sonra da kahvaltı için güzel bir mekan ararken Ali’s Guest House isminde küçük, şirin bir yere rastladık. Kahvaltı tabağı 10 TL fiyat gayet uygun ve ortam çok güzeldi yabancı misafirler, müzikler, her tarafta broşürler, haritalar filan
Happy smile ve Whatever is worth doing, is worth doing well ! ?
Burada biraz ısınıp rotamızın detaylarını belirledikten sonra Göreme‘yi keşfetmek üzere yola çıktık. İlk durağımız ismini şu an hatırlayamadığım ama popüler olan bir yer. Burada testi ve nazar boncuğu bağlanmış ağaçlar var aynı zamanda hediyelik eşyalar da satılıyor. Ve belirtmeden de geçmeyeyim hediyelik eşyalar çok ucuz. Alçıdan kül tablaları ve Peri Bacaları sadece 1 TL ?
Ardından Göreme çarşıda biraz dolaştık ve bir kaç hediyelik eşya aldık. Yazının sonunda da belirteceğim Kapadokya esnafı gerçekten çok dürüst ve kibar. Ziyaretçileri yerli-turist ayırmadan memnun ediyorlar ve aşırı yüksek fiyat çekmiyorlar.
İşte Salih’in objektifinden bir deve portresi:
Bunları gördükçe “Yazık oluyor hayvancağızlara” diye düşünmeden edemedim ?
Sıradaki durağımız: Göreme Açık Hava Müzesi
Açık Hava Müzesine giriş ücreti 45 TL idi biz de bir yıllık öğrenci Müzekartı çıkarıp öyle girdik onun da ücreti 30 TL
Açık Hava Müzesi çok hoş bir yerdi fakat tarihini, anlamını bilmeyince tam olarak tadını alamıyoruz. Onun için bir rehberle gitmek veya ayrıntılı araştırıp gitmek lazım 🙂
Ve tabi ki #herkesiçinhavacılıkheryerde ? ?
Ardından Zelve Vadisine geçtik:
Şuraya bir de artistlik pozumuzu bırakalım ?
Neyse devam edelim sıradaki durağımız Çavuşin, burada çömlek yapmak istiyorduk ama çömlekçiler turlarla ilgileniyordu sadece bir yemek yiyip devam ettik.
Çömlek yapmak ve Kızılırmak‘ı görmek için Avanos’a doğru sürdük.
Avanos beklentimizin üzerinde bir yerdi, bir daha gidersem bir günümü sırf burası için ayırırım.
Avanos’un girişindeki Vanessa Seramik‘e uğrayıp seramikleri inceledik(sadece inceledik?)
Yoğun emek ve zaman harcanarak yapılan bu seramiklere adeta baka baka doyamadık.
Vanessa Seramik’in ardından meşhur Güray Müze‘ye geçtik. Yerin altında eserlerin sergilendiği müzede aynı zamanda imalat devam ediyor ve ziyaretçiler ustalar eşliğinde çömlek yapımını deneyebiliyor.
Müzenin ambiyansı oldukça etkileyiciydi, hiç ilgisini çekmeyen biri bile içeride saatler geçirebilir. Müze’de ülkemizin ünlü sanatçılarından eserler mevcut hepsi çok başarılı ?
Aynı zamanda sergi kısmında kafeterya ve şömine var paha biçilemez eserler manzarasında bir şeyler yiyip içebilirsiniz.
Fon müziği eşliğinde antik eserler salonu :
Ve dakikalar boyunca seyre daldığım o eser:
Eserleri inceledikten sonra sıra çömlek yapmaya geldi. Güray Müze‘nin atölye kısmına girerek sıramızı bekledik. Görevliler koca bir kil kalıbından bir miktar kil kesiyor sonra onu elektrikli çömlek tezgahına koyuyorlardı. Dışarıdan kolay gözüken bu çömlek sanatı aslında oldukça meşakkatliydi. Salihcim ile birlikte oturduk tezgahların başına ve :
İlkten ikimiz de çok güzel başladık sonra biraz karıştı işler.. Benimkini görevli sağolsun düzeltti de Salih ben yapıcam dedi, stres attı diyelim 🙂
Merak edenler için çömlek yapma ücreti 10 TL, isterseniz yaptığınız çömleği 10 TL karşılığında pişirebilirsiniz isterseniz o şekilde alıp kurutarak evinizin bir köşesine koyabilirsiniz. Ben benim şaheseri aldım özenle taşıyarak eve getirdim. Çömleği delikli bir kutuda taşıdım görenler(Hostes dahil) onun içinde civciv mi var diye sordu ? Şaheserimin fotoğrafı instagram hesabımda var üstüne isim de yazdım, güzel oldu bence 🙂
Müzeden kalıp kil aldım, belki evde oynarım belki de kardeşime götürürüm bilmiyorum ama kesinlikle sağlıklı bir madde yüzüme bile sürebilirim yani..
Ardından Avanos merkeze gidip güzelce dolandık. Avanos şirin mi şirin bir belediye. Heykeller, peyzajlar, dükkanlar hepsi çok güzeldi. Yazının başında da belirttiğim gibi Avanos birkaç saate sığdırılacak bir yer değil kesinlikle. Nehir boyu yürüdükten sonra hem bir şeyler atıştırmak için hem de dinlenmek, telefonlarımızı şarj etmek için McDonalds’a girdik.
McDonalds diyince hemen kızmayın bu bildiğimiz McDonalds’lardan değil..
Ne ülkemizde ne de yurt dışında böylesine şık bir McDonalds’a rastlamadım. Dekorasyonu, yapısı, süslemeleri, eski ile yeninin ahengi çok hoşuma gitti.
Avanos‘daki çömlek heykeli:
Avanos’da biz 🙂
Havanın kararmasına çok az kalmıştı, biz de balonları tekrar görmek için Ürgüp‘e doğru yola çıktık. Asmalı Konak‘a geldiğimizde öğrendik ki her akşam balonlar havalanmıyormuş talebe göre uçuyorlarmış. Asmalı Konak’a şöyle bir dışardan bakıp günbatımını izlemek için Kızılçukur‘a gittik. Orada günbatımını seyrettikten sonra Kayseri’ye doğru yola çıktık.
Kapadokya ne yazık ki ülkemizin değerini bilmediğimiz bir bölgesi. Ziyaretçilerin yüzde 70’ini turistler oluşturuyor ve bu turistlerin yüzde 80’i Asyalı. Neden birkaç saatlik mesafede böyle harikalarımız varken gidip görmüyoruz da binlerce kilometre uzaktan turistler geliyor diye düşünüp durdum. Şunu da düşündüm: Neden Asyalı turistler? Ruslar Akdeniz’e Avrupalılar Ege’ye giderken yani yaz turizmini tercih ederken Asyalılar kültür turizmini tercih ediyor? Bu Doğunun kültüre, tarihe Batıdan daha çok önem verdiğini mi gösteriyor yoksa?
Velhasıl gidip görmeliyiz. Döviz bu seviyelerdeyken yurt dışı zor oluyor biz öğrenciler için o nedenle bunu fırsata çevirip ülkemizin güzelliklerini keşfedebiliriz 🙂
Kayseri’ye dönüp havalimanına geçtim orada kendi şirketimden birkaç görevliyle sohbet ettim. Boarding salonuna geçerken biri dokundu bana döndüm baktım, derneğimizin İstanbul Temsilciğinden Emre 🙂 İnsan hiç beklemediği bir anda arkadaşıyla karşılaşınca mutlu oluyor sahiden.
Uçağımıza geçtik, uçağımız Airbus 320NEO idi. Daha 3 ay önce Airbus’dan teslim alınmış bir uçak oldukça yeniydi yani. Pegasus uçak içi wifi sistemi kurmuş telefonlardan ağa bağlanıp uçağın haritadaki konumu, hızı, irtifası gibi verilere erişilebiliyor. Meraklılar için oldukça güzel tabi ki..
Sabiha Gökçen’e indik Salih ve Emre bizden ayrıldılar biz de Mustafa’yla İzmit’e döndük.
Cuma akşamı başlayan serüvenimiz Pazar gecesi sona ermişti. Her seyahatimin sonlarına doğru içimde bir burukluk olur, bitmesin isterim ama bu çok farklıydı inanın zorla döndüm diyebilirim..
O kadar yoğun yaşamıştım ki son birkaç günü sıraya koymakta zorlanıyorum şu an neler yaptığımı unuttum 🙂 Seyahatim sırasında kuzenim albüm çıkarmış onu bile dinleyemedim döndükten sonra fırsat oldu ancak. Bu arada bahsi açılmışken ondan da bahsedeyim. Cemre Kamacıoğlu’nun Dön Karadeniz isimli albümü çıktı, herkese tavsiye ederim. Dinleyip, izleyip destek olursanız sevinirim ? Bağlantıları şöyle bırakıyorum :
Genel olarak değerlendirme yapmam gerekirse Kayseri ve Nevşehir’i çok beğendim ve kesinlikle doyamadan döndüm. Kayseri düzenli bir yapıya sahip, yollar geniş ve trafik yok bu özellikleri çok hoşuma gitti. Erciyes’e çıkamadım ama başka zaman kayak yapmaya giderim inşallah. Nevşehir/Kapadokya ise anlatmaya gerek yok her tarafı tarih kokan ve çeşitli güzellikleriyle ruhumuzu coşturan bir bölgeydi. Dediğim gibi doyamadım aklım Kapadokya’da kaldı ❤️
Diğer fotoğraflar için sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirsiniz
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sorularınızı, değerlendirmelerinizi yorum olarak yazabilir veya sosyal medya hesaplarım üzerinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki maceramıza kadar hoşça kalın, esen kalın, kendinize iyi bakın ✋
7 thoughts on “Kapadokya – Cappadocia”