How I Met Your Mother
Herkese merhaba,
Öncelikle Koronavirüs illetiyle mücadele ettiğimiz bu günlerde herkese sağlıklı günler dilerim. Umarım en kısa sürede bu krizden güçlenerek çıkar eski, güzel, güneşli günlerimize geri döneriz…
Bu yazının konusu çoğunuzun bildiği o meşhur komedi dizisi How I Met Your Mother hakkında. Öncelikle benim bu diziyle yolum ne zaman kesişti onu anlatayım: İlk olarak lisede duymuştum bu diziyi, lisedeyken Supernatural(onu henüz izlemedim) ne kadar popülerse bu dizi de o kadar popülerdi. Sanırım o dönemler farklı dizilerden fırsat bulamadığım için veya sezon sayısı çok geldiği için başlamamıştım 🙂
Daha sonra üniversite son sınıfta bir çok yerde diziyle ilgili video, replik, göndermeye rastlayınca ve arkadaşlarımın da ısrar/tavsiyeleriyle başladım. İlginçtir ki benim başladığım dönemde dizi aşırı popülerlik kazandı, kıymeti sonradan anlandı sanırım(Ya da algıda seçicilik).Başlayalı bir yıldan fazla olmuş, normal şartlarda birkaç ayda bitebilecek dizi ama iş, güç, yoğunluk olduğu için çok sık izleyemedim bir de çok sevdiğim için hemen bitmesin istedim, sindire sindire izledim.
*Not: Bu yazı kısmi spoiler içerebilir.
Dizinin adından da anlayacağınız gibi bir adam çocuklarına anneleriyle nasıl tanıştıklarını anlatıyor. Bu adam çocuklarını karşısına alıp “Kids, I’m gonna tell you an incredible story. The story of how I met your mother.” diyor ve serüven başlıyor.
Önce karakterleri tanıtayım sonra biraz olaylardan bahsedelim:
1- Ted Mosby
Ted (Evelen) dizinin başrolüdür, diziyi Ted’in ağzından izleriz ve eşini bulana kadar başından geçen serüvenlere şahit oluruz.
Bu dizideki her karakterde olduğu gibi Ted‘in de değişik huyları vardır. Örneğin, saftır, fazla iyidir, bazı konulara fazla ilgisi olması nedeniyle etrafındakileri bunaltır, fazla iyimserdir. Güzel huyları da vardır; romantiktir, yardımseverdir, sanattan anlar. Mimardır, işini çok sever, sonradan üniversitede profesör olur.
2- Barney Stinson
Dizinin belki de en orijinal, en havalı, en sevilen karakteri. Gizem doludur, değişik numaraları vardır, çok zekidir ama hep kendi doğru bildiklerine inanır. Biraz çapkındır, hatta bununla ilgili bir kitap bile yazmıştır(Playbook)
3. Sezon 5. Bölüm – How I Met Everyone Else‘de anlatıldığı üzere Ted ile barda tanışmış ve gruba dahil olmuştur. Çok olumsuz özellikleri olmasına rağmen diziyi izleme sebeplerimden biridir ve bence gelmiş geçmiş en orijinal karakterlerden biridir. Kılıktan kılığa girer, uydurma hikayeleri bitmez, meşhur replikleri vardır. Örnek vermek gerekirse:
Legendary
Legen wait for it… dary
Awesome, i am awesome
Challenge accepted
3- Robin Scherbatsky
Ekibe sonradan katılan Robin Kanadalı bir haber spikeridir. Kanada’da Robin Sparkles olarak tanınır ve hatrı sayılır derecede meşhurdur. Ekip devamlı Robin ile Kanadalı olması ve gençliğindeki çıkardığı müzikler nedeniyle dalga geçer. Karmaşık bir duygu yapısı olan Robin bazen izleyiciyi sinir eder 🙁
4-Marshall Eriksen
Bana göre ekipteki en örnek alınası, en düzgün insandır. Mesleği avukatlıktır ve aşırı çevreci bir insan olması nedeniyle hep çevre avukatı olmak istemiştir. Ted ve Lily’nin üniversiteden arkadaşıdır. Barney ile aralarında bir Tokat İddiası(Slap Bet) vardır, o sahneleri izlerken çok güleceksiniz 🙂 Fantastik yaratıklara inanır ve onlardan çok fazla etkilenir. Keşke şöyle bir arkadaşımız olsa dedirten bir karakterdir…
5-Lily Aldrin
Marshall’ın karısı olan Lily anaokulu öğretmenidir. Sanata ilgisi vardır, hep ressam olmak istemiştir. Mimikleri ve tepkileri güldürür, iyi bir teselli edicidir.
Hikaye
İlk olarak introdan başlayalım:
Malumunuz Netflix’te introyu atla özelliği var ama ben bu dizide hiç kullanmadım, neşe verici çok güzel bir introsu var. Diğer versiyonları da yukarıdaki videoda 🙂
Dizinin serüveni Maclaren’s Pub‘da Barney’in Ted ile Robin’i meşhur “Did you met Ted” repliği/taktiği ile başlar. Daha sonra başlarına gelen maceralara, hayal kırıklıklarına, sevinçlere, üzüntülere ve bolca komikliklere şahit oluruz. Hepimiz izlerken en az bir kere aklımızdan şöyle geçirmişizdir: “Keşke şöyle bir arkadaş grubum olsa, akşamları oturup muhabbet etsek” Bence o grubun en özenilecek tarafı devamlı görüşüyor olmaları. Maalesef mesafelerden veya işlerimizden dolayı arkadaşlarımla istediğim kadar görüşemiyorum(Buradan tüm legendary arkadaşlarıma selamlar, sevgiler)
Ekip genelde akşamları Maclaren’s Pub’da oturur birbirlerine başından geçenleri, duygularını, düşüncelerini anlatır. Genellikle Barney gelir ve ortamı neşelendirir veya ekibi harekete geçirir 🙂
Henüz izlemeyenler olabileceği için daha fazla detay vermeyip dizinin en büyük rakibi sayılan Friends ile kıyasına geçiyorum
Friends – How I Met Your Mother Karşılaştırması
Diziden bahsedince direkt konusu açılan şeylerin başında Friends gelir. Kimisi How I Met Your Mother‘ı daha çok sever, kimisi “Ben Friends’ciyim” der kimi de benim gibi ikisini de sever 🙂
Evet benzerlikleri var, ekipleri, devamlı takıldıkları mekanları, aralarındaki ilişkileri.. Yine de ikisinden birini izleyince diğerini izlemiş kadar olmaz, ikisi de izlenebilir.
Friends’i de çok severim hatta karakterleri daha orijinal gelir bana. En sevdiğim karakter Phoebe’dir. En sevdiğim sahneler;
I am over you sahnesi:
ve Phoebe’nin meşhur şarkısı:
ve Joey’in tüm How You Doin’ sahneleri 😀
Friends’in How I Met Your Mother’a göre zayıf yanı çok fazla ince espri olması ve daha çok Amerika’da yaşayanların anlayacağı olaylara gönderme yapmaları. Bu nedenle izlerken bazı şeyleri izleyiciler kaçırabiliyor.
En Sevdiğim Sahneler ve Bölümler
9 sezon 208 bölüm boyunca bir çok favori bölümüm ve sahnem oldu. Ara sıra aklıma gelir açar izlerim. Önce bölümleri sayayım:
Sezon 1, Bölüm 10: Ananas Olayı – The Pineapple Incident
(Bu bölüm uzunca bir süre aslında ne olduğunu öğrenemeyeceğimiz ananas ile ilgili. Aynı zamanda dizinin en çok izlenen bölümü)
Sezon 2, Bölüm 7: Arrivederci, Fiero
(Bu bölümde Marshall’ın çok sevdiği arabasına veda ediyorlar ve herkes arabayla ilgili anısını anlatıyor)
Sezon 3, Bölüm 5: Diğer Herkesle Nasıl Tanıştım? – How I Met Everyone Else
(Bu bölümde ekiptekilerin birbiriyle tanışma hikayeleri anlatılıyor)
Sezon 3, Bölüm 8: Kötü Alışkanlıklar – Spoiler Alert
(Bu bölümde ekiptekilerin değişik alışkanlıklarından bahsederler ve çok eğlenceli bir bölümdür. Lily’nin kraker yerken odun kırması İlker‘in fıstık yemesine çok benzer 😀 )
Sezon 4, Bölüm 2: New York’un En İyi Hamburgeri – The Best Burger in New York
(Bu bölümde canınız bir miktar hamburger çekebilir ? )
Sezon 4, Bölüm 4: Müdahale – Intervention
(Bu bölümde ekip arasında devamlı yaptıkları müdahale olayının ortaya çıkmasını anlatıyor ve bir kaç müdahale yapıyorlar, Lily’nin British Accent sahnesine hala çok gülerim)
Sezon 5, Bölüm 8: Av Rehberi – The Playbook
(Bu bölümde Barney meşhur Av Rehberindeki numaralardan birkaçını uyguluyor. Keyifli bir bölüm)
Sezon 5, Bölüm 12: Kızlar mı Takımlar mı? – Girls vs. Suits
(Bu bölümde Barney çok sevdiği takımları ile bir kadın arasında seçim yapmak zorunda kalır. Bu bölüm aynı zamanda Barney’i canlandıran Neil Patrick Harris‘in favori bölümüdür)
Sezon 5, Bölüm 24: Görsel İkizler – Doppelgangers
[Bu bölümde ekipteki herkesin görsel ikizini(doppelgangers)keşfederler]
Sezon 6, Bölüm 10: Blitz Laneti – Blitzgiving
(Bu bölümde ‘blitz’ adını verdikleri uğursuzluk laneti ekiptekileri komik durumlara sokar)
Sezon 9, Bölüm 11: Uyku Masalları – Bedtime Stories
(Bu bölümde bolca kafiye var, eğlenceli bölümlerden biri)
Sezon 9, Bölüm 16: Anneniz Benimle Nasıl Tanıştı? – How Your Mother Met Me?
(Bu bölümde Ted’in karısının Ted’le nerede nasıl tanıştığını anlatır)
Sahneler
O kadar çok sevdiğim sahne var ki buraya sadece not aldıklarımı ve bir anda aklıma gelebilenleri yazıyorum, ne kadar yazsam da eksik kalacak 🙂
Müdahaleler:
Meşhur 500 Miles şarkısı, dikkat bağımlılık yapabilir:
İbrahim abimin ve benim çok sevdiğim Top Gun sahnesi:
You are dangerous Maverick!
Lily’nin odun kırma sahnesi(İlker’e gelsin:) )
Barney’in Ted’in kardeşine yazdığı şarkılar sahnesi:
Barney asla fotoğraflarda kötü çıkmaz sahnesi:
Bang bang şarkısı sahneleri:
Dizideki bir kadının(kim olduğunu bilmiyorum) La Vie En Rose cover’ı:
Ve tüm “lawyered” sahneleri,
ve tüm The Playbook oyunu sahneleri,
ve tüm Barney’in uydurma hikaye sahneleri,
ve tüm Ranjit sahneleri,
ve tüm “thank you Linus” sahneleri,
ve tüm Barney ve terzisi sahneleri
ve tüm Star Wars sahneleri 🙂 Dizideki karakterlerden Ted, Marshall ve Barney Star Wars fanı bu yüzden bir çok sahnede Star Wars göndermeleri var. Hatta bununla ilgili bir bölüm var: S7, E20 Triology Time
Birkaç sahneye değinecek olursak ilk olarak “She is never seen Star Wars” sahnesi:
Işınkılıcı ile hindi kesme sahnesi:
Luke Skywalker ve Chewie:
Barney’in evindeki Stormtrooper maketi:
Ted’in Boba Fett maketi, Ted,Marshalll ve Lily’nin kostüm partisinde droid gibi giyinmeleri, Ted’in çocuklarına Luke ve Leia ismini vermesi ve sayamadığım bir çok sahne daha
Dizideki Bazı Özel Eşyalar
Sarı Şemsiye
Bu şemsiyeyi zaman zaman göreceksiniz ve sahibiyle de son sezon tanışacaksınız 🙂
Mavi Fransız Kornosu
Bu çok önemlidir, aklınızda tutun sonlara doğru görebilirsiniz 🙂
Ted’in Kırmızı Kovboy Çizmeleri
Ted’in takıntılı bir şekilde ona çok yakıştığını düşündüğü meşhur çizmeleri…
Ducky Tie
Barney’in çok sevdiği, bir dönem Marshall’ın da taktığı o meşhur kravat 😀
Olmasaydı olurdular
Dizide mükemmel şeyler olduğu kadar bayan, olmasa da olurdu dediğimiz şeyler de vardı. Örneğin bazı +18 sahneler ve diyaloglar olmasa da olabilirdi. Zoey diye bir karakter keşke olmasaydı en ufak bir katkısı olmadı diziye. Aynı şekilde Kaptan dedikleri o adamı gereksiz yere birkaç sezon izledik ve bence çok boş bir karakter. Ayrıca son sezon tek bir olayın üzerine yoğunlaşıldı, biraz baydı sanki. Biz yine de acaba o meşhur sarı şemsiyenin sahibi kim diye merakla izledik…
Ve son olarak Ted’i canlandıran Josh Radnor’un paylaştığı şu fotoğraftan da bahsedelim:
İnsan duygulanıyor değil mi? Resmen diziyi izlerken büyüdüklerine şahit olduk. İlk sezon ve son sezondaki tipleri değişiyor resmen 🙂
Final bölümleri büyük bir kitle tarafından hiç beğenilmedi, çok eleştirildi hatta IMDB’de en düşük puanlı bölümler final bölümleri. Bana sorarsanız çok kötü bir final değildi. Yani en azından Game of Thrones gibi bir final yapmadı. Şaşıracağınız ama hayal kırıklığına uğramayacağınız bir final olduğunu düşünüyorum.
**Bu yazıyı yazmamda bana fikir veren başta Feyza olmak üzere İlker, Alperen ve Tuncay‘a teşekkürlerimi iletiyorum 🙂
İnşallah bir sonraki yazımı yazarken dünya genelinde korona son bulmuş olur ve ben de yazın tatil yaparken yazarım…
Herkese karantina günlerinde sağlık, mutluluk ve kaliteli zaman dilerim..
Kendinize iyi bakın 🙂
8 thoughts on “How I Met Your Mother”